Su Kirliliği nedir?
Su hayatımızın değişilmez bir parçasıdır. Su kürede bulunan suyun %99’u deniz suyu yani tuzlu su formunda olduğu için içme suyu veya kullanma suyu olarak temin edebileceğimiz su yüzdesi %1 kadardır. Kullandığımız suyu akarsu, nehir, göl, gölet vb. su yapılarından karşılamaktayız. Dünyada kullanabileceğimiz su miktarı bu kadar sınırlı iken ve su birçok çevre kirliliğine maruz kalmakta iken ve ayrıca dünya nüfusu gittikçe artarken suyun sınırlı miktarda olması veya suyun kullanılamaz hale gelmesi yer küredeki canlı hayatını ciddi bir şekilde tehdit altına almaktadır.
Kullandığımız %1’lik su miktarı da canlılar, özellikle insanlar tarafından kullanılmakta ve kirletilmektedir. Dolayısıyla kullandığımız suyu geri kazanmanın bir yolu olmalıdır. Bu da suyu arıtmaktan geçer. Evlerde ve endüstride kullandığımız su içerisinde belirli safsızlıklar yani organik ve inorganik kirlenme vardır. Dolayısıyla suyu kullanabilmek kadar arıtmak ta canlı hayatı için çok önem arz etmektedir. Kullanılan su alıcı ortama o ortamın deşarj limitlerini sağlayacak şekilde verilmelidir.
Atık sulardaki kimyasal maddeler ve organik bileşikler suda çözünmüş olan oksijenin miktarının azalmasına da sebep olur. Bu da suda yaşayan bitki ve hayvanların ölüm oranlarını artırmaktadır. Bu tür sular daha koyu renge ve pis kokuya sahiptirler. Hatta bazı göller veya derelerde aşırı kirlenme sonucu canlı yaşamı sona ermiş ve içerisinde atıklardan meydana gelen adacıklar oluşmuştur.